İçeriğe geç

Mevlana Sözleri – Mesnevi (2. Cilt – 21. Bölüm)

2000. Bu şikâyet, bu sızlanma yüzünden sesinin çirkinliği kalmadı. Halkın hepsi ona acımaya başladı. Sırrını söyleyince gönlünün güzel sesi, sesini güzelleştirdi, sesindeki çirkinlik gitti.

Fakat birisinin gönül sesi de çirkin olursa o adamda üç ebedî körlük vardır.

Fakat sebepsiz illetsiz hacetleri reva edenler, olabilir ki onun çirkin başına bir el korlar. O dilencinin sesi hoş ve acınacak hale gelince taş yüreklilerin yüreği bile muma döndü.

2005. Kâfirin sesi çirkin olduğundan icabete eş olamaz.

“ Susun” emri, kötü ses hakkındadır. Çünkü o ses, halkın kanından köpek gibi sarhoş olmuştur. Ayının feryadı bile acındıracak bir ses olur da senin feryadın olmazsa bu çok kötü bir şeydir!

Bil ki sen Yusuf’a kurtluk etmişsin, yahut bir suçsuzun kanını içmişsin. Tövbe et içtiğini kus.. Eğer yara eskidiyse yürü, dağla!

Ayıyla,onun vefakârlığına güvenen ahmağın hikâyesi

1210. Ayı, ejderhadan kurtulup o babayiğit erden o keremi görünce, Eshâb- Kehf’in köpeği gibi onun peşine takıldı.

O Müslüman, hastalanıp yastığa baş koyunca da ayı, ona bağlanmış, gönül vermiş olduğundan bırakmadı, başın da beklemeye başladı.

Birisi oradan geçerken “ Halin nasıl? Kardeş, bu ayıyla ne işin var” dedi. Er, ejderha hikâyesini nakletti. O adam “ Ayıya güvenme be ahmak.

2015. Ahmağın dostluğu düşmanlıktan beterdir. Ne suretle olursa olsun sürülmesi gerek” dedi. Er dedi ki; “Vallahi bunu hasedinden söyledin, yoksa sen ayıya ne bakıyorsun, sevgilisini gör!” Adam, “ Ahmakların sevgisi aldatıcı bir sevgidir, benim bu hasedim, onun sevgisinden iyidir.

Be adam, gel benimle bir ol da o ayıyı sür, defet.Hemcinsini bırakıp ayıya güvenme” dediyse de Er, “Git, git hasetçi herif, kendi işine bak” dedi. Adam “İşim buydu ama sana nasip değil.

2020. Yüce kişi ben bir ayıdan daha aşağı değilim ya. Onu bırak da eşin dostun ben olayım. Başına bir şey gelecek diye yüreğim titriyor. Böyle bir ayı ile ormanlığa gitme.

Yüreğim asla olmayacak şeyden titremedi. Bu seziş Tanrı nurundandır, saçma değil.

Ben müminim “ Mümin Tanrı nuruyla bakar” sırrına mazharım. Kendine gel, kendine! Bu ateşgedeyi bırak!” dedi. Bu sözler, erin kulağına girmedi. Suizan adama kuvvetli bir settir.

2025. Ayının elini tuttu, adamın elini bıraktı. Adam da “ Senin aklın başında değil, gidiyorum” dedi. Er dedi ki: “ Git benim kaydıma kalma. Boş boğaz herif, o derece bilirlikten dem vurup durma” Adam tekrar “ Ben senin düşmanın değilim. Peşimden gelirsen kendine lütfetmiş olursun” dedi.

Er “ Uykum geldi. Bırak beni işine git”dedi. Adam “ Yahu, ne olur bir dosta uy da, Akıllı birisinin himayesinde, gönül sahibi bir dostun civarında uyu” dedi.

2030. Babayiğit, o adamın ısrarından hayallenip kızıverdi, yüzünü çevirip,

“ Bu galiba bir katil, bana kastetmeye geldi; yahut bir şey umuyor, dilenci ve külhani herifin biri! Yahut da beni bu ayıyla korkutma hususunda evvelce dostlarıyla bahse girişmiş olmalı” dedi.

İçinin kötülüğünden hatırına iyi bir şey gelmedi.

Bütün hüsnü zannı ayıyaydı. Sanki ayıyla aynı cinstendi!

2035. Bir köpek uğruna bir akılıyı itham etti, ayıyı muhabbet ve merhamet sahibi bir dost bildi!

Musa Aleyhisselâm’ın öküze tapana “Nerde düşüncen,nerde ihtiyatın,tedbirin?” demesi

Musa bir hayal sarhoşuna dedi ki: “ Ey kötülükten, sapıklıktan fena düşüncelere saplanmış kişi,

Benden bunca bürhan görmene ne benim bu derece güzel huyuma rağmen, peygamber olup olmadığıma dair yüzlerce şüphen vardı.

Benden yüz binlerce mucize gördüğün halde hayalin yüz kat artmakta, o derece şüpheye,zanna düşmekteydin. Hayalden, vesveseden daraldın, Peygamberliğime ta’nedip durmaya başladın.

2040. Seni Firavuna uyanların şerrinden kurtarmak için denizden apaçık toz kopardım. Gökten kırk yıl kâselerle yemek geldi, duam bereketiyle taştan ırmak coştu.

Bu ve buna benzer nice yüzlerce mucize, senin vehmini azaltmadı, eksiltmedi. Fakat sihirli bir buzağı ses verdi.Tanrım sensin diye derhal secde ettin.

O vehimlerini Nil götürdü, o soğuk anlayışın uykuya daldı.

2045. Onun hakkında da niye kötü bir zanna düşmedin? Ey kötü suratlı, onun önüne nasıl baş koydun? Niçin onun hilesinden şüphelenmedin, onun ahmakları aldatan sihrinden niye işkillenmedin?

Be aşağılık kişiler, Sâmirî kim oluyor ki âlemde bir Tanrı düzüp koşsun.

Onun bu hilesine nasıl oldu da kapıldın, nasıl oldu da ona uydun, onunla aynı fikirde bulundun?Nasıl oldu da bütün şüpheleri attın,kurtuldun?

Sence öküz, bir lâfla Tanrılığa lâyık oluyor da sonra benim peygamberliğimde şüpheye düşüyorsun ha?

2050. Bir öküze eşeklikten secde ettin, aklın Sâmirînin sihrine av oldu.

Ululuk sahibi Tanrı’nın nurundan göz yumdun. İşte sana adamakıllı bilgisizlik, işte sana sapıklığın ta kendisi! Yuf olsun sendeki akla, irfana. Senin gibi bilgisizlik madenini öldürmek gerek.

Altından yapılan öküz ses verdi de ne dedi ki, ahmaklar ona bu derece rağbet ettiler?

Ben size daha ziyade şaşılacak pek çok şeyler gösterdim. Fakat aşağılık kişiler, nasıl olur da hakkı kabul ederler?

2055. Bâtılları ne cezbedebilir? Ancak bâtıl! Tembellere ne hoş gelir tembellik! Çünkü her cins, kendi cinsini çeker. Öküz nasıl olur da erkek aslana yüz tutar?

Kurt neden Yusuf’a âşık olacak? Ancak hile ile onu sever görünür, sonra da onu parçalayıp yer.

Fakat kurt, kurtluktan kurtulursa Yusuf’a mahrem olur.Eshab-ı Kehf’in köpeğin gibi âdemoğullarından sayılır. Ebubekir, Muhammet’ den bir koku alınca “Bu yüz yalancı yüzü değil” dedi.

2060. Fakat Ebu cehil, dert sahiplerinden olmadığı için yüzlerce Şakkı Kamer gördü de yine inanmadı. Leğeni damdan düşen, şöhreti âleme yayılan dertliden Hakk’ı gizledik, fakat gizlenmedi gitti.

Cahil olan ve Tanrı derdinden uzak bulunan kişiye de hakikat sırlarını nice defalar gösterdiler de o görmedi. Gönül aynası sâf olmalı ki orada çirkin suratı güzel surattan ayırt edebilsin”

Nasihatçının,ayıya kapılan kimseyi,bir çok nasihat verdikten sonra terketmesi

O Müslüman, kızarak ve içinden “ Lâ havle” diyerek ahmağı bırakıp gitti.

2065. “ Benim ona ciddiyetle nasihat vermemden, üstüne düşmemden, gönlündeki hayaller attı, büsbütün vehimlendi.

Demek ki nasihat yolu kapandı” dedi. “ Fa’rıd anhum” emrine bağlandı.

Verdiğin ilâç derdi arttırırsa sen de sözü isteyene söylet. Abese suresini okusana. Tanrı “ Kör, Hakk’ı diliyorsa onun yoksulluğu yüzünden gönlünü kırmak yaraşmaz. Sen, halk, ulularından öğrensin diye uluları irşat etmek istiyorsun ama,

2070. Ey Ahmet, büyüklerin bir kısmı seni dinlemeye koyulunca hoşlandın,belki,

Bu ulular, dine güzelce yardımcı olurlar, bunlar Arab’a Habeş’e reistir.

Bunların yüzünden İslam dininin şöhreti Basra’yı Tebük’ü aşar. Çünkü halk, padişahlarının dinindendir. Diye düşündün, bu yüzden de hidayet isteyen körden yüz çevirdin, onun sohbetinden sıkıldın.

“ Bunlar her vakit ele geçmez. Sen dostlarımızdansın, vaktin de geniş.

2075. Bu dar vakitte işime mâni olma.Bunu sana darılarak, kızarak söylemiyorum, nasihat yollu söylüyorum” dedin. Fakat Ey Ahmet , Tanrı indinde bu bir tek kör, yüzlerce Kayserden, yüzlerce vezirden yeğdir.

İnsanlar madenlerdir, sözünü hatırına getir. Öyle maden olur ki yüz binlerce madenden daha değerlidir. Gizli kalmış lâl ve akik madeni, yüz binlerce bakır madeninden değerlidir.

Ey Ahmet, burada malın faydası yok.Aşkla, dertle, dumanla dolu gönül lâzım.

2080. Gönlü aydın kör gelince kapıyı kapama. Ona nasihat ver, nasihat onun hakkıdır. İki üç ahmak seni inkâr etse neden acılaşırsın, sen zaten şeker madenisin.

İki üç ahmak seni itham etse bile Hak, sana tanıklık eder” dedi.

( Muhammed dedi ki:) “ Âlemin ikrarından fariğim. Birisine Tanrı tanık olursa gayrı ona ne gam! Yarasa, güneşi göremez.Görüyorum dese bile gördüğü güneş değildir.

2085. Yarasaların nefretinden de anlaşılıyor ki ben ulu Tanrı’nın parlak bir güneşiyim. Bir gül suyuna bokböcekleri rağbet etseler bu, onun gül olmadığına delâlet eder.

Kalp akça mihenk istese, mihengin mihenk oluşunda şüphe hâsıl olur.

Bil ki hırsız geceyi ister, gündüzü değil.Ben gece değilim, cihanda parıldayan gündüzüm.

Bey ayırıcıyım. Benden bir saman çöpü bile geçmesin diye kalbur gibi her şeyi eler, ayırt ederim.

2090. Bunların nakışlardan, suretlerden ibaret olduğunu, onlarınsa can bulunduğunu göstermek üzere unu, kepekten ayırırım.

Ben, dünyada Tanrı terazisiyim.Hafif olan her şeyi ağırdan tefrik eder, gösteririm.

Öküz, elbette bir buzağıyı Tanrı tanır. Eşek müşteri olup bir şey alsa, elbette ham kavun alır. Ben öküz değilim ki, beni buzağı satın alsın. Ben, diken değilim ki beni deve yesin!

O, bana cevrettim sanır, halbuki hakikatte âdeta aynamı siler, cilâlar.”

Bir delinin Calinus’a yaltaklanması,Calinus’un bundan korkması

2095. Calinus, eshabına “ Bana filân ilâcı verin” dedi.

İçlerinden birisi dedi ki: “ Ey her fenni bilen üstat, bu ilâcı delilik için verirler.

Delilikse, senin aklından uzak. Bu sözü bir daha söyleme!” Calinus, “ Bana bir deli baktı. Bir müddet güzelce yüzümü seyretti. Bana göz kırptı; sonra yenimi yakamı yırttı.

Eğer benim, onunla bir münasebetim olmasaydı o çirkin suratlı nasıl olur da bana yüz çevirirdi?

Ürünlerimizi İncelediniz Mi?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir