İçeriğe geç

Mevlana Sözleri – Mesnevi (2. Cilt – 7. Bölüm)

600. Sabır, iman yüzünden baş tacı olur. Bundan dolayıdır ki sabrı olmayanın imanı da yoktur. Peygamber “Tanrı, gönlünde sabrı olmayana iman da vermemiştir.” dedi.

O, senin gözüne yılan gibi görünür ama ötekinin gözüne güzel görünür.

Çünkü senin gözünde onun küfrünün, kötülüğünün hayali var, halbuki dostun gözünde onun müminlik hayali cilve etmekte.

Görüyorsun ya.. Bu bir kişide iki iş de var. Gâh balık oluyor, gâh olta!

605. Yarısı mümin, yarısı kafir. Yarısı hırs, yarısı sabır!

Tanrın “ İçimizde mümin var de var, kâfir ve eski putperest de” dedi. Öküz gibi… yarısı kara, yarısı ay gibi bembeyaz.

Bu yarısını gören onu almaz, öbür tarafını gören almak ister, üstüne düşer.

Yusuf, kardeşinin gözünde canavar gibiydi, fakat yine o Yusuf, Yakup’un gözüne huri gibi geliyordu.

610. Fer’e ait göz, kötü hayal yüzünden onu çirkin gördü, asli gözse ortada yoktur. Zahiri gözü, o asli gözün gölgesi bil. O ne görürse bil ki, bu da onu görür.

Sen bir mekândasın, aslın Lâmekândır. Bu dükkânı kapa da o dükkânı aç.

Altı cihete kaçma, çünkü o cihetlerde altı kapı vardır. Tavlada altı kapı da alındı mı karşıda ki mat olu! Mat.

Zindandakilerin, kadı’nın vekiline o müflisi şikayet etmeleri

Zindandakiler, kadı’nın anlayışlı vekiline şikâyet ederek dediler ki:

615. “ Hemen bizim selâmımızı kadıya götür, bu aşağılık adamdan incindiğimizi söyle. O, boşboğaz, obur ve muzır herif, bu zindanda kalıp duruyor.

Kötü ve çirkin huyu yüzünden sinek gibi çağrılmadan selâmsız,sabahsız her yemeğe konmada. Altmış kişinin yemeği ona yetişmiyor. Ne kadar söylesek vurdumduymazlıktan geliyor.

Yüzlerce hileli tedbirlerle sofraya oturdu mu zindandakilere bir lokma bile kalmıyor.

620. Sofra serildi mi o cehennem boğazlı herif hemen gelip oturuyor. Delili de şu: Tanrı, yiyin dedi! Üç yıllık kıtlığa benzeyen bu adamdan elaman . Efendimizin ömrü ebedî olsun!

Ya bu sığırı zindandan defolup gitsin, yahut doyması için vakıftan bir maaş tayin edilsin. Ey hem erkeğin, hem kadının memnuniyetini kazanan, bize imdat eyle imdat!”

Tatlı sözlü vekil, kadı’nın yanına gelip halkın şikayetlerini bir ,bir anlattı.

625. Kadı, o adamı zindandan çağırttı. Kendi adamlarından da işi tahkik etti. Zindandakilerin şikayetlerinde haklı olduklarını anladı.

“ Hemen zindandan git; sahipsiz kalası herif, var evine yıkıl!” dedi.

Herif dedi ki: “ Benim evim, barkım, senin ihsanından ibaret. Kâfir gibi, zindanın bana cennettir. Eğer beni zindandan sürersen yoksulluktan, ihtiyaçtan öldüm gitti!

630. İblis gibi, Yarabbi, beni kıyamete kadar yaşat.

Ben bu dünya zindanında rahatım. Beni yaşat da düşmanımın evlâdını tepeleyeyim. Kimin imandan nasibi varsa , kimin yol için bir lokma ekmeği mevcutsa,

Ondan, o azığı, o ekmeği gâh hile, gâh hud’a ile alayım da pişmanlıktan feryada başlasın.

Onları bazen yoksullukla korkutayım, bazen güzelliğin saçlarıyla, benleriyle gözlerini bağlayayım. dedi.

635. Bu zindanda iman azığı azdır. Bu azığa sahip olanlar da köpeğin korkusundan ıstırap içindedir. Namazdan, oruçtan, yüz türlü çaresizlikten meydana gelen zevk azığını da gelip birden alır, götürüverir. Tanrı Şeytanından Tanrı’ya sığınırım; ah, onun azgınlığından helâk olup gittik!

Bir köpek ama binlerce kişiye saldırmada, kime saldırır, kimin kanına girerse o adam da Şeytan kesiliverir. Kim seni haktan, hakikatten soğutursa bil ki Şeytan o adamın içindedir. Derisinin altında gizlenmiştir.

640. Böyle bir adamın içine girip, böyle bir adamın suretine bürünüp seni aldatmazsa hayaline girer de seni o hayalle kötülüğe sevk eder.

Seni gâh gezip eğlenme, gâh dükkân açıp alışveriş etme, gâh ilim öğrenme, gâh ev bark kurup çoluk çocuk sahibi olma hayallerine düşürür.

Kendine gel hemen “ Lâhavle” de. Ama sade dille değil; candan gönülden!

Müflis hikâyesinin sonu

Kadı “ Müflisliğini ispat et” dedi. Adam, “ İşte bütün zindandakiler tanık” deyince.

Kadı “ Onlar, senden şikayetçi. Senden kaçıp kurtulmak istiyorlar, senin elinden kan ağlıyorlar.

645. Senden kurtulmak istedikleri için yalan yere şahadette bulunabilirler” dedi. Mahkemede bulunanların hepsi “Biz onun hem müflisliğine,hem kötülüğüne şahidiz”dediler. Kadı, o adamı kime sorduysa “Efendim, bu müflisten elini yıka,bundan hayır gelmez” dedi. Kadı dedi ki: “ bu müflis fazlasıyla da dolandırıcı bir adam diye şehri alenen dolaştırın.

Tellallar, yer ,yer bağırıp onun müflisliğini her tarafta ilân etsinler.

650. Kimse ona veresiye bir şey satmasın, kimse ona bir mangır bile borç vermesin. Birisi hilesine uğrar da o yüzden davaya kalkışırsa artık onu hapse atmam.

Çünkü iflası bence sabit olmuştur. Elinde ne parası var,ne pulu!” dedi.

Ademoğlu da iflası sabit oluncaya kadar bu dünya hapishanesinde kalır. Tanrımız da İblisinin müflisliğini Kuran’la bize bildirmiş, her tarafa yaymıştır.

655. O hilekâr,müflis ve kötü sözlüdür. Onunla hiçbir suretle ortak olma, oyuna girişme.

Alışverişe girişirsen kâr edemezsin, çünkü o müflistir, ondan nasıl olur da bir şey elde edebilirsin? diye anlatmıştır. İş bu dereceye gelince odun, satan bir Kürdün devesini getirdiler.

Zavallı Kürt, hayli feryat etti, hatta memura para verdi, fakat kâr etmedi. Devesini çağından akşama kadar aldılar. Feryat ve figanına aldırış etmediler.

660. O müthiş kıtlığı deveye bindirdiler. Deve sahibi de devenin ardından gitmekteydi. Taraf, taraf, yer, yer gezdirip bütün halka teşhir ettiler.

Her hamamın, her çarşının önünde biriken halk ona bakıyordu.

Türk, Kürt, Rum, Arap ve sair milletlerden sesi gür olan tellallar da kendi dillerince, “ Bu müflistir, hiçbir şeyi yoktur. Ona hiçbir kimse bir pul bile ödünç vermesin.

665. Zahiren, bâtınen bir habbesi bile yok. Müflisin biri, kalpın biri, kötü adamın biridir; bir hile, hud’a kabıdır. Kendinize gelin, aklınızı başınıza alın, onunla arkadaşlık etmeyin. Size satmak için bir öküz bile getirse mutlaka çalmıştır,öküzü hemen tutup bağlayın.

Eğer aldanır da bu herifi davaya kalkışırsanız ben bu ölü herifi zindana atmam.

Bu herif, tatlı sözlüdür, boğazı da pek boldur. Üstündeki libas yenidir ama içindekiler paramparça. Hile için o elbiseyi giyerse bilin ki kendisinin değildir, halkı aldatmak için giymiştir” diye bağırıyorlardı.

670. Ey temiz kalpli, hakîm olmayan kişinin dilindeki hikmet sözünü de iğreti elbise bil! Hırsız, bir güzel elbise giyse bile o eli kesik, senin elini nasıl tutar, sana nasıl yardım edebilir? Akşam vakti müflis deveden inince Kürt dedi ki: “ Evim uzak, vakit de geç.

Kuşluk çağından beri deveye bindin. Arpadan vazgeçtim,hiç olmazsa bir avuçtan az bile olsa biraz saman ver!” Müflis “ Şimdiye kadar niçin gezip dolaştık? Aklın nerede? Hiç anlamadın mı?

675. Müflis olduğuma dair davul çaldılar, sesi yedinci kat göğe kadar vardı; duymadın mı? Kulağın galiba ham tamahla dolu. Tamah insanı sağır ve kör eder.

Bu sözleri kerpice, taşa kadar her şey işitti. “ Bu kaltaban müflistir, müflis” diye bağırıp durdular.” dedi. Bu sözü akşama kadar söylediler de devecinin kulağı tamahla dolu olduğundan duymadı.

Kulakta, gözde Tanrı mührü var; işitmiyor,duymuyor.

Yoksa hicaplarda nice suretler var, sesler var!

680. Tanrı güzellikten, kemalden, cilveden hangisini isterse göze onu gösterir;

Güzel sesten, müjdelerden,coşkun ve neşeli sözlerden hangisini dilerse kulağa onu duyurur. Sen şimdi, ondan gaflettesin ama ihtiyaç vaktinde Tanrı onu izhar eder.

Peygamber “Kadri yüce Tanrı, her derde bir derman yarattı” demiştir.

Fakat sen, onun fermanı olmadıkça o dermandan derdine yarayacak bir renk göremez, bir koku duyamazsın.

685. Ey çarelere başvuran, ölünün gözü nasıl cana bakarsa sen de gözünü Lâmekân âlemine çevir, aklını başına al. Varlık âlemi çarelerle doludur da Tanrı, bir yere perde çıkmadıkça yine çare yok!

Bu cihan, cihetsiz Lâmekân âleminden meydana gelmiş, bu cihana Lâmekân âleminden bir mekân verilmiştir. Tanrı’yı candan gönülden istiyorsan varlıktan yokluğa dön.

Bu yokluk, gelir yeridir; ondan kaçınma. Bu varlık da çok olsun az olsun, gider yeridir!

690. Tanrı sanatının tezgâh evi, mademki yokluktur… O halde tezgâh evinin dışında ne varsa değersizdir. Ey hilim sahibi Tanrı; bize, duyanın insafa gelip kabul edeceği ince sözler hatırlat.

Dua da senden, icabet de. Emniyet de senden korku da. Yanlış söylediysek düzelt. Ey söz sultanı,düzeltme de senden.

Öyle bir kimyan var ki onu değiştirebilir, kan ırmağıysa Nil haline getirirsin.

695. Bu çeşit tebdil edişler, senin işin, bu türlü iksirler senin sırlarındır.

Suyu toprağı birbirine kattın; sudan topraktan âdem teninin suretini düzdün. Sonra onu karıya,dayıya,amcaya,binlerce düşünceye, neşeye ve gama kattın. Daha sonra da bazılarına hürlük verdin; bu gamdan, bu neşeden kurtardın: Kendisinden, soyundan hâlâs etti, her güzeli, gözüne çirkin gösterdin.

Ürünlerimizi İncelediniz Mi?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir