İçeriğe geç

Mevlana Sözleri – Mesnevi (3. Cilt – 30. Bölüm)

2900. Onlar dediler ki: “ A öğütçüler, iyi söylüyorsunuz ama bu köyde adam olsa! Allah, bizim gönlümüzü kilitledi, kimse Allah’dan ileri geçemez ki. Her şeyi düzüp koşan Allah, bizi de böyle düzdü koştu. Kimse bu dedikoduyla kaderimizi değiştiremez. Taşa istersen tam yüzyıl boyuna lâl olsana de… eskiye tam yüzyıl yenilen diye söyle dur. Toprağa yüzyıl su gibi arı duru ol desen, suya bal ol, süt kesil desen ne fayda!

2905. Gökleri ve göklerdeki şeyleri yaratan… suyu, toprağı ve topraktakileri halk eden Allah, Göğe dönmeyi takdir etmiş, onu sâf bir hale getirtmiş… suyla toprağa da bulanıklık vermiştir. Gayri nasıl olur da gökyüzü bulanır, suyla balçık durulur? Allah, hepsine bir şey takdir etmiştir. Bir dağ, çalışmakla saman çöpü olur mu hiç? Cebrîlerin Peygamberlerin cevabı Peygamberler dediler ki: “ Evet… Allah, çekinip kurtulmaya imkan bulunmayan sıfatlar yaratmıştır.

2910. Fakat ârızi sıfatlar da yarattı ki onları terk etmek mümkündür; herkesin nefretini kazanan kişi, o sıfatları terk eder, huylarından vazgeçerse herkesin sevgisini kazanır, herkes ondan razı olur. Taşa altın ol demek beyhudedir ama bakıra altın ol dersen yeri var; bakır pekâlâ altın olabilir. Kuma toprak ol dersen âcizdir, toprak olamaz. Fakat toprağa balçık ol desen bu söz yerindedir, toprak, balçık olabilir. Allah, insana topallık, yassı,burunluluk, körlük gibi çaresiz illetler vermiştir ama, Ağız, yüz çarpıklığı, yahut baş ağrısı gibi bazı illetler de vermiştir ki bunlara çare vardır.

2915. Allah bu ilâçları, insanlara iyilik vermek için yarattı. Dertler, devalar saçma değil ya! Hattâ dertlerin çoğunun devası, çaresi vardır. Adamakıllı aradın, üstüne düştün mü ele geçer!” Kâfirlerin tekrar Cebrîce deliller getirmeleri Onlarsa “ Bu, bizim derdimiz, deva kabul eder dert değil. Siz yıllarca öğütler verdiniz, afsunlar okudunuz. Bizim de her lâhza derdimiz arttı, bağımız kuvvetlendi. Eğer bu hastalık, iyileşecek bir hastalık olsaydı nihayet bir zerresi olsun geçerdi.

2920. İnsan susuzluk hastalığına uğrarsa içtiği su, ciğere gitmez… denizi içse başka bir yere gider. Nihayet el ayak şişer… su içmek, susuzluğu bir türlü geçirmez” dediler. Peygamberlerin, tekrar onlara cevap vermeleri Peygamberler dediler ki: “ Ümitsizliğe düşmek kötüdür. Allah’nın ihsan ve rahmetlerine son yoktur. Böyle bir ihsan sahibinden ümit kesmek hiç de yaraşmaz. Bu rahmete el atın, yapışın! Nice işler vardır ki ilk önce güç görünür de sonradan kolaylaşır, o güçlük geçer gider.

2925. Ümitsizlikten sonra nice ümitler var… karanlığın ardında nice güneşler var! Esasen tutalım yürekleriniz taş kesildi, kulağınıza, gönlünüze kilitler vuruldu. Sözümüzü kabul edecek yahut etmeyeceksiniz… biz buna aldırış etmeyiz. Aldırış ettiğimiz şey Allah’ya teslim olmak, fermanını yerine getirmektedir. Bize o kulluğu o buyurdu… bu söz söylememiz, kendiliğimizden değil ki! Canımız, onun emrini yerine getirmek için… bunun için yaşıyoruz, bunun için yaratıldık. Kuma tohum ek dese bile biz ekeriz.

2930. Peygamberin canına Allah’dan başka bir dost yoktur. Halk, sözünü kabul edecekmiş, reddedecekmiş… bununla hiçbir alışverişi bulunmaz ki! Allah, emirlerini halka bildirir, bunu için alacağı ücreti de Allah verir. Biz, sevgilinin uğrunda halka çirkin göründük; yüzümüz, düşman yüzüne benzedi gitti! Fakat bu kapıdan usanmadık da, usanmayız da. Yol uzun olduğundan her yerde oturup dinleniyoruz. Sevgiliden ayrılan, hapislere düşen adamın gönlü soğur, o çeşit adam usanır, bıkar. Halbuki bizim sevgilimiz, bizim dilediğimiz canan, bizimle beraber… rahmetini saçıp durmakta; canımız da ona şükretmekte.

2935. Bizim gönlümüzde lâlelik var, gül bahçesi var. oraya solmanın, perişan olmanın yolu yok! Daima terütazeyiz, daima genciz, lâtifiz… daima güzeliz, tatlıyız, daima gülüp durmadayız, zarifiz!.. Bizce yüzyılla bir saat birdir… uzun yol, kısa zaman bize göre değil! O uzunluk, kısalık cisimlere göredir, cana nasıl sığar. Eshabı Kehif, üç yüz dokuz yıl yattılar. Uyudular ama bu üç yüz dokuz yıl, onlara bir gün geldi, ne gamlandılar, ne teessüf ettiler.

2940. Uyandıkları anda uyudukları o uzun yıllar, kendilerine bir gün gibi göründü. Çünkü ruhları, yokluktan tekrar bedenlerine geldi. Bu âlemde geceyle gündüz, ayla yıl bile olmazsa usanç, ihtiyarlık, bıkkınlık nasıl olur. Yokluk gülistanında insan kendisinden geçer… o âlemdeki sarhoşluk, Allah lûtfunun büyük kadehindendir. Onu içmeyen, tadını tatmayan bilmez, anlamaz. Gül kokusu, bok böceğinin aklına mı gelir ? Bu zevk mevhum değildir. Mevhum olsaydı da mevhumlar gibi yok olurdu.

2945. Cehennem, nasıl olur da aklına cenneti getirir? Çirkin domuzda güzel yüz ne gezer? Kendin gel, aklını başına devşir de böyle bir lokma ağzına kadar gelmişken kendi boğazını kendin sıkma a aşağılık kişi! Biz sarp yolları vardırdık… Bize uyanlara yolu kolaylattık. Peygamberlerin “ ,imana gelin “ diye ricalarına karşı halkın tekrar itiraz etmesi Sebâlılar, “Siz kendinizce yomlu yıldızlarsanız ama bize göre yomsuzsunuz; bizimle zıtsınız, bize aykırısınız siz. Hiçbir düşüncemiz yokken bizi dertlere, meşakkatlere saldınız.

2950. Biz, birbirimizle uzlaşmış bir topluluk, sizin kötü haberlerinizle aramıza yüzlerce ayrılık düştü. Biz şekerler yiyen dudu kuşlarıydık… sizin yüzünüzden ölümü düşünen baykuşlara döndük. Nerede bir gam masalı varsa, nerede bir kötü, bir kabul edilmeyecek ses duyulursa… Bu âlemde nerede bir kötüye yormak,nerede bir kötü surete dönmek, nerede bir azap varsa, Hepsi sizin söylediğiniz sözlerde sizin getirdiğiniz misallerde, sizin yormanızda. Bütün hırsınız, zevkiniz, âlemi derde düşürmek” dediler. Peygamberlerin cevapları

2955. Peygamberler dediler ki: “ Çirkin ve kötüye yormak, sizin ruhunuzdan meydana gelen bir şey. Bu kabahat biz de değil, sizde. Bir tehlikeli yerde uyusan, bir ejderha da baş ucundan sana doğru gelmeye başlasa, Merhametli birisi “ Çabuk kalk, yoksa ejderha yutacak” diye seni uyandırsa, “ Neye kötüye yoruyorsun” der misin? Ne yorması, kalk da aydınlık bir bak, gör! Ben, seni kötü yorumdan kurtarıyor da devlet yurduna götürüyorum.

Mevlana Sözleri

2960. Çünkü peygamber, gizli şeyi bilip seni de o şeyden agâh eden adamdır. O, cihan halkının örmediği şeyleri görmüştür. Bir doktor sana “ Koruk yeme, san şu çeşit kötü bir hastalık verir” dese, “ Neden kötüye yoruyorsun” der misin? Dersen öğütçüyü suçlu tutuyorsun demektir. Müneccim “ Bugün sefere çıkma sakın” dese, Müneccimin yüz kere bile yalanını tutmuş olsan da bir iki kere sözü doğru çıksa yine sözüne uyarsın.

2965. Bizim nücum bilgimize asla yanlış çıkmaz. Böyle olduğu halde nasıl oluyor da doğruluğuna inanmıyorsun, doğruluğu sence gizli, kapaklı kalıyor? O doktorla müneccim, sana verdikleri haberi zanla, şüpheyle veriyor. Halbuki biz açıkça görüyor,söylüyoruz. Cehennemin dumanını, cehennemin ateşini, cehennemin münkirlere saldırdığını uzaktan görüyoruz. Sense, sus yahu, bırak şu sözü; kötüye yormak, bize ziyan veriyor demektesin. Ey öğütçülerin öğüdünü dinlemeyen, kötü yoruş, nereye varırsan var, seninledir!

2970. Âdeta ardından bir yılan gidiyor; birisi de damdan görüp haber veriyor. Ona sus, beni dertlendirme, bana keder verme diyorsun. Adamcağız, peki benden günah gitti diyor. Fakat yılan seni boynundan sokunca bütün neşen zehir kesilir de o adama, “ Be adam mademki iş böyleydi, neden yenini yakanı yırtarak feryat etmedin? Yahut yukardan tepeme bir taş atıp bana işin ciddiyetini, işin vehametini bildirmedin?”dersin.

2975. O adam da iyi ama sen, benim sözümden inciniyordun. Ne faydası var? sana çok söyledim ama kâr etmedi ki. Ben sana iyilik ettim, seni bu kötü işten kurtarmak için öğütler verdim. Kötülüğünden bu iyiliğin kadrini bilmedin… öğüdüm, seni büsbütün azdırdı, bana büsbütün cefa etmeye, beni büsbütün incitmeye başladın der. Aşağılık, kötü kişilerin huyu budur. Sen ona iyilik ettin mi o, sana kötülük eder. Sabırla nefsin belini bük. O alçaktır, kötüdür, iyilik etmeye gelmez ona!

2980. Kerem sahibi birisine ihsanda bulunursan değer. Bire karşılık sana yedi yüz verir. Bu alçağa da cefa eder, onu kahreylersen sana aşırı vefalar gösterir, kulun kölen olur. Kâfirler, nimete eriştiler mi cefa tohumunu ekerler de sonra cehennemde, aman yarabbi diye bağırıp dururlar.” Allah’nın ahrette cehennemi, dünyada zindanı yaratmadan maksadı, kendilerini büyük görenlerin ister istemez Allah’ya kulluk etmeleridir Alçaklar, cefaya, derde düştüler mi arınır, temizlenirler. Vefa gördüler mi de cefakâr olurlar. Şu halde onların ibadet edecekleri mescit cehennemdir, yabancı kuşun ayağını bağlayan, tuzaktır.

2985. Zindan da hırsızın, alçak kişinin ibadet yeridir. Orada daima Hakk’ı anar durur. Mademki insanın yaratılmasında ki maksat, Allah’ya ibadet etmesidi, şu halde ibadetten baş çeken, ibadete yanaşmayan kişinin ibadet yeri cehennemdir. İnsan her işi yapabilir, fakat yaratılmasındaki maksat ibadettir. “ Ben, insanları, cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.” Bu âyeti okusana. Âlemin yaratılmasında ki maksat, ibadetten başka bir şey değil! Kitaptan maksat, içindeki fendir ama dilersen sen onu yastık da yapabilirsin ya.

2990. Fakat ondan maksat yastık olması değil, bilgi, irfan, irşat ve faydadır. Kılıcı mıh yaparsan zafere mağlûbiyeti tercih ettin demektir. İnsandan maksat ilimdir, doğru yolu bulmaktır ama her insanın bir ibadet yeri var. Kerem sahibine ikramda bulundun mu bu ikram, ona ibadet yeridir, ikrama uğradıkça şükreder. Alçağı da aşağılattın, alçağa da kötülük ettin mi onu ibadete sevk edersin. Vur alçakların başına ki yere baş koysunlar… ver kerem sahiplerine ki ihsanına mazhar oldukça şükretsinler!

2995. Hulâsa Allah iki mescid yaratmıştır: Cehennem onların mescidi, cennet bunların! Musa, o iç ağrısı kavim, başlarını eğsin diye Kudüs’te alçacık bir kapı yaptırdı. Çünkü onlar cebbar, başı dik kişilerdi. Onlara bu küçücük, bu alçacık kapı, niyaz kapısıdır, cehennemdir! Allah, padişahların suretini Hakk’a tabi olmayanları yola getirmek için halk etmiştir. Nitekim Musa aleyhisselâm da Kudüs kalesinin duvarına dik başlı cebbarlar eğilerek girsinler ve girerken secde ederek, Yarabbi günahlarımızı al bizden, desinler diye küçücük, alçacık bir kapı yaptı İyi bak, kendine gel! Allah, padişahları etten, kemikten küçücük bir kapı olarak halk etti ya. Dünya ehli olanlar, onlara secde ederler. Çünkü Allah’ya secde etmenin düşmanıdır onlar!

Ürünlerimizi İncelediniz Mi?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir