İçeriğe geç

Mevlana Sözleri – Mesnevi (3. Cilt – 33. Bölüm)

3200. Bu anlatışım da işte kara saplanmış eşek gibi kalakaldı. Yahudiye’ye İncil okunamaz ki! Şia’ya Ömer’den bahsedilebilir mi? Sağırın yanında kopuz çalınabilir mi? Fakat köyün bir bucağında tek bir adam bile varsa bu hayhuyum kâfidir, o anlatmıştır ya, yeter! Anlatılması icabeden şeyi taşlar, kerpiçler bile dile gelir de anlayana adamakıllı anlatır! Allah, göklerden, yerlerden, ârazdan, âyandan ne verdi ve ne yarattıysa hepsini de ihtiyaca karşılık olarak vermiş, yaratmıştır. Bir şeye muhtaç olmalı, o ihtiyacı elde etmeli ki Allah ihsan etsin. “ Allah, bunalan kişinin duasını kabul eder. “ Bunalma, bir şeye hak kazanmış olmaya şahittir. Küçücük bir çocuk olan İsa’yı dile getirip konuşturan, Meryem’in derde düşüp niyaz etmesidir.

3205. Meryem’in cüz’ü olan İsa, Meryem’in diliyle değil, kendi diliyle onun yerine söz söyledi. Senin cüz’ünün cüz’ü de gizlice söz söyler durur. A kişi, elin, ayağın sana şahit olur. Niceye bir münkirliğe el sunacak, ayak atacaksın? Anlatılanı anlamaya, söyleneni dinlemeye liyakatin yoksa söz söyleyenin söyleme kabiliyeti seni görür anlar… yatar, uyur! Arayan, aradığını bulsun diye yerden ne biterse ihtiyaç sahibi için biter Allah, gökleri yarattıysa ihtiyaçları gidersin diye yarattı.

3210. Nerede dert varsa deva oraya gider, nerde yoksulluk varsa nimet oraya varır. Müşkül neredeyse cevap oradadır, gemi neredeyse su orada! Suyu az ara, susuzluğu elde et de sular yukardan da coşsun, aşağıdan da fışkırsın! Boğazcağızı nazik yavrucak doğmasaydı onu besleyecek süt nasıl olur da memeden akardı? Yürü, bu inişlerde, bu yokuşlarda koş da susa hararetlen!

3215. Ey ulu er, ondan sonra havadaki arı(gibi) bulutlardaki ırmakların sesini iç! İhtiyacın, otlardan, sebzelerden az mı ki suyun önünü keser, sebzelere akıtırsın… Suyun kulağını çeker, kurumuş nebatlar yeşersin, gelişsin diye o tarafa yürütürsün. Cevherleri gizli olan can ekinleri için de Kevser suyuyla dolu rahmet bulutları var. Susuz kal, susa da sana “ Onları Rableri sular “ hitabı gelsin… Allah, doğrusunu daha iyi bilir! Kâfir karısının, süt emer çucuğuyla Mustafa aleyhisselâm’ın yanına gelmesi ve çocuğun, Rasûl sallallâhu aleyhi vesellem’in mucizesiyle İsa gibi dile gelip konuşması

3220. Yine o köyden bir kâfir karısı Peygamber’i sınamak için koşa koşa, Eşeğiyle beraber yanına geldi, kucağında da iki aylık bir çocuk vardı. Çocuk, Peygamber’ee “ Allah, sana selâm söyledi Ya Rasûllâllah, sana geldik işte “ dedi. Anası kızgınlıkla “ Sus be, bu şahadeti kulağına kim üfürdü? A yumurcak, bunu sana kim söyledi de böyle dilin açıldı, söyleyip duruyorsun? “ dedi.

3225. Çocuk dedi ki: “ Evvelâ Allah, sonra da Cebrail! Ben, bu sözde Cebrail’e ahenk uyduruyorum. “ Kadın “ Nerede Cebrail? “ deyince çocuk dedi ki: “ Nah; başının üstünde. Görmüyor musun? Kafanı kaldır da bir yukarıya bak! Cebrail, başının üstünde duruyor; bana yüz çeşit delil olmakta! “ Kadın, “ Sahi görüyor musun ? “ dedi. Çocuk dedi ki: “ Evet, başının üstünde ayın on dördü gibi durmakta. Bana Peygamber’i vasfediyor. Beni, bu suretle bu aşağılıklardan yüceltmede!

3230. Sonra Peygamber, “ Ey süt emer yavru, adın ne? Hadi bunu da söyle de sonra ananın isteğine uy, sus “ dedi. Çocuk, “ Adım, Allah yanında Abdülâziz, fakat bu bir avuç edepsize göre Abdül Uzzâ! Halbuki ben sana bu peygamberliği veren Allah hakkı için Uzzâ’dan usanmışım, berîyim! “ dedi. İki aylık, çocuk, ayın on dördü gibi parlamış, baş köşeye geçen bilgi sahipleri gibi yetişmiş kişilere ders veriyordu. Bu sırada çocuğun burnuna da, anasının burnuna da cennetten kâfuru kokusu geldi.

3235. Her ikisi de yaşarsak yine bu mertebeden düşer, kâfir oluruz korkusuyla bunu söylediler ve bu kokuyu duya duya can verdiler. Birisini, Allah överse ona cansızlar da yüzlerce kere doğrudur, haktır der, canlılar da! Birisini koruyan Allah olursa ona kuş da gözcü, bekçi kesilir, balık da! Tavşancıl kuşunun Mustafa Aleyhisselâm’ın pabucunu kapıp havalanması ve havada pabucu ters çevirmesi, içindeki kara yılanın düşmesi Tam bu sırada Mustafa, yücelerden ezan sesini duydu. Abdest tazelemek üzere su istedi. O soğuk suyla elini, yüzünü yıkadı.

3240. Ayaklarını da yıkayıp pabuçlarını giymek üzereyken bir kuş gelip pabucunun bir tekini kapıverdi. O güzel sözlü Peygamber, tam pabucu eline almışken tavşancıl pabucunu elinden kapıvermişti. Kuş, yel gibi havalandı, pabucu, tersine çevirdi, içinden bir yılan düştü. Kapkara bir yılandı o… tavşancıl, bu hareketiyle Peygamber’e iyilik etmek istemiş, Allah inayetine sebep olmuştu. Kuş, sonra pabucu getirip “ Buyur, namaza git “ diye Peygamber’in önüne koydu.

3245. Âdeta “ Bu küstahlığı zoraki yaptım, yoksa benim de edep ağacından bir dalcağızım var, ben de haddimce edep erkân nedir, bilirim “ diyordu. Vay o kişiye ki küstahça adım atar, nefsine uyar da lüzumsuz fetvalar verir! Peygamber, şükretti de dedi ki: “ Biz, bunu cefa sanıyorduk, halbuki vefanın ta kendisiymiş! “ Pabucumu kaptın, aklım karıştı, canım sıkıldı, sen beni gamdan kurtarıyormuşsun, bense gama düşmüştüm! Allah, bize bütün gaypları gösterdi ama o sırada gönlüm, kendimle meşguldü! “

3250. Tavşancıl, “ Sen, gafil olmazsın, bu, senden uzak. Ey Mustafa, benim gaybı görmem de sendeki bilginin aksinden ! Havadayken pabucun içindeki yılanı görmem, kendimden değil, senden aksetti bu bana “ dedi. Nurlu kişinin aksi de aydındır. Zulmette kalanın aksiyse baştanbaşa külhan kesilir. Allah kulunun aksi tamamıyla nurdur, yabancının aksiyse tamamıyla körlük! Ey can, herkesin aksi nedir, bunu bil… dilediğin kişinin yanında otur!.. Bu hikâyeden ibret alış şüphesiz olarak her güçlüğün bir kolaylığı olduğunu biliş

3255. Ey can o hikâye, Allah hükmüne razı olasın diye sana ibrettir. İbret al da kötü bir işe düşünce aklını başına devşir, ye’se düşme, hüsnü zanda bulun! Başkaları, o hâdiseden korkup sapsarı kesilse bile sen aldırış etme. Fayda, zamanında da, ziyan zamanında da gül gibi gülmeye bak! Gülün yapraklarını birer birer koparsan da yine gülmeyi bırakmaz, yine solup gamlanmaz. Bir dikenden niçin gama düşeyim? Zaten bu gülmeyi diken yüzünden buldum der.

3260. Takdir yüzünden kaybettiğin şeyler, muhakkak senden belâyı giderir… bunu böyle bil! Tasavvuf nedir diye bir uluya sordular da dedi ki: Sıkıntı zamanı, gönülde neşe, ferah bulmak! Allah’nın verdiği mihnet ve cefayı da Peygamber’in pabucunu kapan tavşancıl say. Tavşancıl, Peygamber’in ayağını yılan sokmasın diye pabucu kaptı, toza, toprağa bulanmamış akla ne mutlu! Allah, “ Kaybettiğiniz şeylere eseflenmeyin, hattâ kurt gelse de keçinizi yese bile “ buyurdu.

3265. O belâ, daha büyük belâları defetmek, o ziyan daha dehşetli ziyanları menetmek içindir. Bir adamın, Musa’dan hayvanların, kuşların dillerini öğrenmeyi istemesi Musa’ya bir delikanlı dedi ki: “ Hayvanların dillerini öğrenmek istiyorum. Bu suretle kurdun, kuşun sözlerini duyayım da dinime ait işlerde ibret sahibi olayım. Çünkü Âdemoğulları’nın bütün sözleri, suya, ekmeğe, şana, şerefe ait. Belki hayvanların bu dünyadan göçme zamanındaki tedbirleri, bu tedbirler yüzünden başka bir dertleri var! “

3270. Musa, “ Hadi efendim, hadi… vazgeç bu hevesten… bunun önünde, sonunda pek çok tehlikesi var. İbret almayı, uyanmayı Allah’dan dile… kitaptan, sözden, harften, duraktan değil! “ dedi. Adam, Musa menettikçe kızıştı, üstüne düştü. Zaten insan, bir şey menedildi mi, o şeye haris olur, büsbütün üstüne düşer! dedi ki: “ Ya Musa, nurun parlayınca her şey, kadrini, kıymetini, senin sayende buldu. Beni bu muradımdan mahrum etmek lûtfuna düşmez ey cömert er!

3275. Bu zamanda Allah’nın vekili sensin. Muradımı vermezsen beni meyus edersin. “ Musa, “ Yarabbi, taşlanmış Şeytan, bu sâf adamla alay mı ediyor? Öğretsem ziyankârlardan olacak, öğretmesem gönlüme bir kötülük gelecek “ dedi. Allah dedi ki: “ Ya Musa, öğret… çünkü biz, keremimizden hiçbir duayı asla redetmeyiz. Musa dedi ki: “ Yarabbi, sonra pişman olacak, elini dişleyecek, elbiselerini yırtacak.

3280. Kudret, herkesin harcı değil… aciz, Allah’dan çekinen kişiye sermayedir. Eli bir şeye erişmeyen, Allah’dan korktu, çekindi, kendisini ibadete verdi… yoksulluk, işte yüzden daima övünülecek bir şeydir! Zengin zenginliği yüzünden Allah tapısından rededildi. Çünkü kudreti var; sabrı terk etti, dilediğini yapıverdi!.. Âcizlik, yoksulluk, insana hırslarla, gamlarla dolu olan nefis belâsından aman verir. Gam, olmayacak dileklerden meydana gelir. Çünkü gulyabanilere avlanmış olan insan, o olmayacak dileklere alışmış, onlarla huylanmıştır.

3285. Toprak yiyen, toprak ister; o biçare gülbeşekerden hoşlanmaz, gülbeşekeri hazmedemez! ” Ulu Allah’dan, Musa’ya dileğinden bir kısmını olsun öğret… diye vahiy gelmesi Allah, Musa’ya “ Ya Musa, sen onun dileğini verde elini aç, dilediğini yapsın! “ dedi. Dileğini yapmak kudreti, ibadetin tuzudur, lezzetidir. Yoksa bu gökyüzü de ihtiyarsız dönüp durmada. Fakat düşünüşünden dolayı ne bir sevaba girer, ne bir günaha. Çünkü hesap vakti sevap ta ihtiyarî olarak yapılan işe verilir, azap da! Zaten bütün âlem Allah’yı tesbik eder… fakat bu zoraki tesbihten, bir sevap elde edilemez.

3290. Erin eline kılıcı ver, onu âcizlikten kurtar, onu kudret sahibi yap da ya gazi olsun, ya yol kesici eşkıya! Âdem, “ Keremnâ “ sırrına, dilediğini yapabilme kudretiyle erişti… insanların yarısı bal arısı oldu, yarısı yılan! Müminler, bal arısı gibi bal madeni oldular… kâfirler, yılan gibi zehir madeni! Çünkü mümin, seçilmiş, helâl otlar yer, tükrüğü bile bal arısı gibi hayat verir! Kâfire gelince, irin şerbeti içer, gıdasından da zehir meydana gelir!

3295. Allah ilhamına erenler, hayatın ta kendisi kesilirler, hava ve hevesle süslenenler ise ölüm zehiri! İyilik edenler, ihtiyarlarıyla iyilik ederler, uyanık hareketleriyle kendilerini korurlar da o yüzden övülürler, takdir edilirler. Cihandaki bu medihler, bu takdirler, hep ihtiyar yüzünden meydana gelir. Külhaniler, zindanda oldukça Allah’dan çekinirler, zâhit olurlar, Allah’yı anarlar! Fakar kudret gitti mi amel kesada uğrar… kendine gel de ecel, sermayeyi elden almasın! Kendine gel… kudretin, kâr elde etmek için bir sermayedir. Kudret zamanını kaçırma, kıymetini bil!

Ürünlerimizi İncelediniz Mi?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir