
Mevlana Sözleri – Mesnevi (3. Cilt – 44. Bölüm)
4300. Vakit var, tertemiz ve gür su da akıp gidiyor. Sudan ayrılırsın, ayrılık seni şahrem şahrem eder…bundan önce davran da, Âbıhayat’la dolu olan ırmaktan su […]
4300. Vakit var, tertemiz ve gür su da akıp gidiyor. Sudan ayrılırsın, ayrılık seni şahrem şahrem eder…bundan önce davran da, Âbıhayat’la dolu olan ırmaktan su […]
4200. Bu suretle de kendimi kaynamaya, vereyim de onun kucağına ulaşayım, ona kavuşmaya bir yol bulayım! Çünkü insan, zenginlikte azgın olur. Rüyasında Hindistan’ı gören fil […]
4100. Erler, ben, hayallere kapılıp bu yolda duracaklardan değilim. Ben, İsmail Peygambere mensup olanlardanım, öldürülmeden çekinmem yok… Hattâ İsmail gibi başından geçmiş bir adamım ben! […]
4000. Abdal kimdir? Varlığı değişmiş olan, Allah’nın değiştirmesiyle şarabı sirke kesilen! Fakat sarhoşsan kendini aslanları bile tutarım, emrime ram ederim sanıyor, sarhoşlukla aslan olduğunu zannediyorsan […]
3900. Eğer şu ruhların haşredilmesini istiyorsanız ey ulu kişilerim, bu sözü kesin! Ben cemaattandım… öldüm, yetişip gelişen bir varlık, nebat oldum. Nebatken öldüm, hayvan suretinde […]
3800. Ben bin kere, hattâ daha da fazla sınadım, anladım: sensiz yaşamam pek acı, tahammül edilir şey değil! Ey emelim, maksadım sevgili, sur üfürür gibi […]
3700. Fırsat elden çıkmadan Meryem gibi sen de surete “ Senden Rahman’a sığınırım” de. Meryem yapayalnızken canlara can katan birisini gördü. Bu adam, öyle güzeldi […]
3600. Olmayacak şey, onların himmetiyle olur. Pis, oraya vardı mı tertemiz olur, kutlu bir hale girer. Bu sözü kıyamete kadar söylesem, bu bahsi kıyamete kadar […]
3500. Allah bile bu yerlerle gökleri yavaşlıkla ve tam altı günde yarattı. Yoksa “ Kün “ der demez yerler de olurdu, gökler de; Allah, buna […]
3400. Üç aylıkken, yahut dört aylıkken ölür giderdi. Kadın feryad ederek dedi ki: Yarabbi, Bu çocuklar, bana dokuz ay yük oluyor, üç aycağız da ferahlık […]
3300. İnsan, “ Kerremna “ kır atına binmiş, ihtiyar dizginini de akıl eline vermiştir. Musa, tekrar ona şefkatle öğüt vererek “ İsteğin seni mahcup eder, […]
3200. Bu anlatışım da işte kara saplanmış eşek gibi kalakaldı. Yahudiye’ye İncil okunamaz ki! Şia’ya Ömer’den bahsedilebilir mi? Sağırın yanında kopuz çalınabilir mi? Fakat köyün […]
3100. Yoksa bu bizim pazarımızın tacirleri olan peygamberlerle velîlerin ne kârlar elde ettiklerini görmedin mi ki? Onlara bu dükkânı terk etmekle neler yüz gösterdi… bu […]
3000. Dünya ehline bir fışkı yerceğizini mihrap düzdü… o mihrabın adı da bey, padişah! Bu tertemiz kapıya lâyık değilsiniz ki… temiz kişiler, şeker kamışıdır, sizse […]
2900. Onlar dediler ki: “ A öğütçüler, iyi söylüyorsunuz ama bu köyde adam olsa! Allah, bizim gönlümüzü kilitledi, kimse Allah’dan ileri geçemez ki. Her şeyi […]